-
1 nerede
wo\nerede olursa olsun wo auch immer\nerede hareket, orada bereket ( prov) sich regen bringt Segen -
2 nérede
где* * *nérede o günler? — где э́ти дни?
••- nérede bu bolluknérede hareket orada bereket — погов. где движе́ние, там доста́ток
- nérede ise
- nérede ise yağmur yağacak
- nérede kaldı ki
- o kendisi bilmez nérede kaldı ki başkasına öğretsin
- nérede sen nérede o! -
3 hareket
движе́ние (с) де́йствие (с)* * *1) врз. движе́ниеmillî kurtuluş hareketi — национа́льно-освободи́тельное движе́ние
öğrenci hareketleri — студе́нческие выступле́ния
sendika hareketi — профсою́зное движе́ние
2) де́йствие, посту́покyerinde olmayan bir hareket — неуме́стный посту́пок; неподоба́ющее де́йствие
3) воен. манёвр, опера́цияhareket birliği — операти́вное взаимоде́йствие
4) движе́ние на тра́нспорте; отправле́ние (поездов и т. п.)hareket cetveli — расписа́ние / гра́фик движе́ния поездо́в
hareket dairesi — диспе́тчерский пункт (на железной дороге и т. п.)
hareket halinde inmek ve binmek yasaktır! — пры́гать на ходу́ воспреща́ется!
hareket istasyonu — ста́нция отправле́ния
karşılıklı hareket — а) встре́чное движе́ние; б) двусторо́ннее движе́ние
5) спорт. приём••nerede hareket orada bereket — посл. ≈ под лежа́чий ка́мень вода́ не течёт
-
4 nerede
"Where?/Where...?/Wherever...: Onlar nerede? Where are they? Nerede oturursak.... Wherever we sit.... - akşam orada sabah. colloq. He is under/feels no compulsion to return to his own home come bedtime./He doesn´t appear to have a home; come bedtime, he just spends the night wherever he happens to be. - bu bolluk?/- bu yoğurdun bolluğu? What makes you think this thing´ll be so easy to do?/It´s not as easy as you think! - hareket, orada bereket. proverb Industry (assiduous labor) begets plenty. - ise see neredeyse. - kaldı ki how (in the world) can...?: Bu işi bile yapamazken nerede kaldı ki o işi yapasın? As you can´t even do this job, how in the world can you do that one? -... nerede... (... -... nerede) How can you compare...?/... can´t be compared to...: Cevdet nerede, Şevket nerede? You can´t liken Cevdet to Şevket! Şalgam nerede, gül nerede? How can you compare a turnip to a rose?" -
5 bereket
1) Segen m\bereket versin! Gott segne Sie!nerede hareket, orada \bereket ( prov) sich regen bringt SegenII adv glücklicherweise, zum Glück\bereket ( versin) ki, ... glücklicherweise...; ( Tanrıya şükür ki) Gott sei Dank,... -
6 Segen
Segen <-s> ['ze:gən] mseinen \Segen zu etw geben ( fam) bir şeyi onamak2) (göttlicher \Segen) inayet, lütfuilâhîes ist ein \Segen, dass es nicht regnet yağmur yağmaması (bir) nimet4) ( reicher Ertrag) bereket;sich regen bringt \Segen ( prov) nerede hareket, orada bereket -
7 идти
несов.; сов. - пойти́1) тк. несов. gitmek; yürümek; gelmekидти́ домо́й — eve gitmek
идти́ пешко́м — yayan gitmek; yürümek
идти́ ры́сью — tırıs gitmek
иди́ к доске́! (ученику) — tahtaya kalk!
иди́ впереди́! — öne düş!
2) тк. несов. (двигаться, перемещаться) gitmek; yürümek; yol almakпо́езд шёл бы́стро — tren hızlı gidiyordu
су́дно шло на Оде́ссу — gemi Odesa'ya doğru yol alıyordu
навстре́чу шёл грузови́к — karşıdan bir kamyon geliyordu
иди́ по сле́ду — izi takip et
3) (отправляться, направляться) gitmek; yürümekидти́ на охо́ту — ava gitmek
пошёл бы погуля́л — gidip gezsen
идти́ в го́сти — misafirliğe gitmek
она́ пошла́ за водо́й — suya gitti
пошли́ / пойдём в кино́ — sinemaya gidelim
враг шёл на Москву́ — düşman Moskova'ya yürüyordu
4) тк. несов., перен. (двигаться, развиваться в каком-л. направлении) gitmekидти́ вперёд — ilerlemek; gelişmeler kaydetmek
идти́ к це́ли — hedefe doğru gitmek / ilerlemek
идти́ от побе́ды к побе́де — zaferden zafere koşmak
5) ( соглашаться) yanaşmak; kabul etmekпойти́ на предло́женные усло́вия — önerilen koşulları kabul etmek
пойти́ на усту́пку — ödüne gitmek
на тако́е де́ло он не пойдёт — böyle bir işe yanaşmaz
идти́ на расхо́ды — masraflar ihtiyar etmek
6) (выступать противником кого-чего-л.) karşı olmak; karşı çıkmak; karşı tutum / cephe almakпро́тив тебя́ он не пойдёт — sana karşı çıkmaz
идти́ про́тив зако́на — kanuna karşı gelmek
7) (вступать, поступать куда-л.) girmekо́сенью он пойдёт (посту́пит) в шко́лу — sonbaharda okula gidecek
идти́ в а́рмию — askere gitmek; orduya girmek
8) ( доставляться) gelmek; gitmekсюда́ идёт сырьё, отсю́да - гото́вые изде́лия — buraya hammadde(ler) gelir, buradan da mamul maddeler / eşya gider
пи́сьма всё иду́т и иду́т — mektupların ardı arkası kesilmiyor
9) тк. несов. (приближаться, появляться) gelmekпо́езд идёт! — tren geliyor!
весна́ идёт — перен. bahar giriyor / geliyor
10) ( отправляться - о транспорте) kalkmak; hareket etmekпо́езд идёт в час — tren birde kalkıyor
11) тк. несов. ( действовать - о механизмах) işlemekчасы́ не иду́т — saat işlemiyor
12) ( об осадках) yağmakпохо́же, пойдёт снег — hava karlayacağa benziyor
13) тк. несов. (иметь место, происходить, производиться) yapılmak; yer almak; yürümek, gitmek ( развиваться)шла война́ — savaş yapılıyordu
иду́т перегово́ры — görüşmeler yapılıyor
в до́ме шла побе́лка — evde badana yapılıyordu
как иду́т дела́? — işler nasıl gidiyor / yürüyor?
торго́вля шла пло́хо — ticaret kötü gidiyordu
14) тк. несов. (проходить, протекать, длиться) geçmekвре́мя идёт — vakit geçiyor / ilerliyor
шли го́ды — yıllar yılları / birbirini kovalıyordu
шёл пя́тый час — saat dördü geçmişti
де́вушке шёл шестна́дцатый год — kız on altısını sürüyordu
идёт уже́ тре́тья неде́ля, как... — üçüncü haftadır...
15) тк. несов. ( пролегать) gitmek; uzanmakкуда́ идёт э́та доро́га? — bu yol nereye gider / çıkar?
хребе́т идёт с за́пада на восто́к — sıradağ batıdan doğuya doğru uzanır
э́тот проспе́кт идёт че́рез весь го́род — bu anacadde kenti boydan boya kateder
да́льше идёт лес — ötesi orman
16) (выходить, выделяться) çıkmak gelmek; yayılmak ( распространяться); akmak ( течь), sızmak; kaçmak ( просачиваться)вода́ идёт? (из крана) — su geliyor mu?
от земли́ шёл пар — topraktan bir buğudur tütüyordu
газ шёл из кла́пана — gazı kaçıran supaptı
у него́ но́сом пошла́ кровь — burnundan kan geldi
из трубы́ пошёл дым — baca tütmeye başladı
17) ( в играх) sürmek; oynamakидти́ с да́мы — kızı oynamak
он пошёл конём — atı sürdü / oynattı
18) ( предназначаться) kullanılmakна что идёт э́тот мех? — bu kürkler ne için kullanılır?
ма́сло, иду́щее в пи́щу — yemeklik yağ
19) ( расходоваться) gitmekде́нег идёт нема́ло — az para gitmiyor
цеме́нта пойдёт не бо́льше то́нны — bir tondan fazla çimento gitmez
на костю́м пошло́ три ме́тра — kostüm için üç metre gitti
20) разг. (находить сбыт, спрос) geçmek; aranmak; rağbet görmekра́ньше э́тот това́р шёл о́чень хорошо́ — önceleri bu mal çok geçiyordu / aranıyordu
почём иду́т сли́вы? — erik kaçtan satılıyor?
ему́ уже́ идёт зарпла́та — maaşı işliyor artık
проце́нты иду́т (с вклада) — faizi işliyor
за сверхуро́чную рабо́ту идёт надба́вка — fazla mesai için zam ödenir
22) (украшать, быть к лицу) gitmek; yakışmakэ́та шля́па тебе́ идёт — bu şapka sana gidiyor
коке́тство ей не идёт — ona cilve yakışmaz
23) тк. несов., разг. (входить, вдвигаться) girmekсапо́г не идёт на́ ногу — ayağım bu çizmeye girmiyor
24) oynamakгде идёт э́та карти́на? — bu filim nerede / hangi sinemada oynuyor
пье́са пойдёт в двух теа́трах — oyun / piyes iki tiyatroda oynanacak
25) ( выходить замуж) varmakза тако́го, как ты, она́ не пойдёт — senin gibisine varmaz
26) тк. несов., перен., разг. (иметь каким-л. результатом, показателем) olmakна́ша кома́нда идёт на второ́м ме́сте — bizim takım ikinci durumdadır
он идёт на одни́ тро́йки — aldığı notlar hep orta
••речь пойдёт не об э́том — söz edilecek olan bu değil
вода́ пошла́ на у́быль — sular inmeye başladı
идти́ на по́мощь кому-л. — birinin yardımına koşmak
мы гото́вы идти́ за тобо́й — arkandan gelmeye hazırız
иду́т слу́хи, что... —...dığı söyleniyor / rivayet ediliyor
пошли́ слу́хи, что... —...dığı yolunda söylentiler çıktı
пошли́ спле́тни — dedikodu alıp yürümüştü
докуме́нт пойдёт на по́дпись — belge imzaya sunulacak
См. также в других словарях:
nerede hareket, orada bereket — hareket olan yerde bolluk olur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
nerede — zf. 1) Hangi yerde? Bu kadın nerede imiş, babası onu nerede görmüş? M. Ş. Esendal 2) ünl. İmkânsız anlamında bir söz Sözde hislerimi, hatıralarımı günü gününe yazacaktım. Nerede! Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller nerede akşam, orada … Çağatay Osmanlı Sözlük
KİRPİK-İ AKIL — Mc: Akıl gözünün kirpiği. Aklın, hakikatleri anlamasına engel olan şey.(Meşhurdur ki: Îdin hilâline bakardı cemaat i kesire. Kimse bir şey görmedi.Zevâli bir ihtiyar yemin etti ki; Gördüm . Hâlbuki gördüğü kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Counter-Guerrilla — Seal of the Office of Defense Cooperation, Turkey. The 13 stars represent the original 13 US states, and indicate a United States Department of Defense organization (see seal).[1] Counter Guerrilla (Turkish: kontrgerilla) is the Turkish branch of … Wikipedia